kitapciamca.tr.gg.tr.gg / cunobag2.tr.gg / cunobag3.tr.gg /



     destek olun
     yardim sayfasi
     Ana Sayfa
     Ziyaretçi defteri
     hakkimda
     WEBMASTER
     kod editoru
     Tasarimlar
     il tasarimlari
     Arka planlar
     Butonlar
     html kodlari
     javascript
     Site ekle
     Link ekle
     gifler
     EGLENCE
     yazılarım
     hayat dersi
     sirli olaylar
     resimler
     hikaye
     siirler
     ilginc resimler
     İz Birakanlar
     devrimciler
     öyküler
     komedi
     gerekli linkler
     ....
     DERSLER
     edebiyat
     ingilizce
     fen bilgisi
     matematik
     fizik
     kimya
     biyoloji
     sosyal
     tarih
     turkce
     cografya
     psikoloji
     görsel sanatlar
     teknoloji ve tasarim
     MUZIK
     müzik nedir
     muzik dinle
     heavy metal nedir
     heavy metal
     .
     site haritasi



- evrende yalnızmıyız


EVRENDE BAŞKA HAYAT VAR MI?


By Frank Drake
Director, Center for the Study of Life in the Universe
& Chairman Emeritus SETI Institute

Derleyen ve Tercüme eden : Burhan Zihni Sanus



Bizler son derece karmaşık, kompleks, şaşırtıcı olaylarla dolu bir evrende yaşamaktayız. Araştırma ve gözlemlerde yapılan her yeni ilerleme karşımıza hiç beklenmeyen cisimler veya yeni oluşumlar koymaktadır. Bunlardan biriside evrendeki diğer yıldız ve galaksilerdeki gezegen sistemleridir. Evrenimizdeki bütün bu yeni buluşlar ve gizemler arasında muhakkak ki insan için en mühimi Evrende hayat var mı? Sorusunun cevabıdır.

Evrende Hayatın bulunabileceği kaç gezegen vardır ?
Hayatın olması için hangi şartlar gereklidir.?
Hayat nasıl başlar, nasıl gelişir, ve evrim ne gibi muhteşem yaratıklara hayat verebilir ?
Bu büyük hayat kargaşasında,akıllı varlıkların oluşması ihtimali ne kadardır?

İşte bu sorular Center for the Study of Life in the Universe, LITU (Evrende hayat çalışma Merkezi) bilim adamlarına soruldu.

Bu sorulara cevap bulmayı kolaylaştırmak için Merkez deki bazı bilim adamları, (gezegenimiz gibi) bir yıldızın yakınında bulunan gezegenleri uzayı tarayarak aramaktadırlar. Eğer böyle bir gezegen fark edilirse onu Antarktika da bulunan otomatik programlanmış teleskopumuzun çalışmasına ilave etmekteyiz, zira bildiğiniz gibi Antarktika da 6 ay devamlı kış ve gece olduğundan bu araştırma ve gözlemleme için ideal şartları oluşturmaktadır. Yakın bir gelecekte Bilim adamlarımız Kepler Uzay gemisinin misyonuna iştirak edecekler, Kepler Uzay gemisi özel bir teleskop kullanmaktadır. Bu teleskop sayesinde gezegen yıldızının önünden geçerken tutulma anında gezegenin kabuğu, ısısı, iklimi ve daha bir çok özellikleri ile ilgili araştırma yapma imkanı olmakta ve bize çok değerli bilgiler vermektedir. Bu teleskop devamlı olarak uzayda birkaç yüz bin adet yıldızı tarayarak onların etrafında dünya şartlarını andıran özellikte gezegenleri olup olmadığını kontrol edecektir. En küçük değişikliklerde bizlere bilgi ve uyarı yollayacaktır.

Bilim adamlarımız gezegenlerin milyar seneler zarfında nasıl değişime uğradıklarını ,kimyalarının, ısılarının, basınçlarının, bilhassa iklimlerinde yaşama müsait değişikler oluşup oluşmadığını incelemekteler. Acaba şartlar gerçekleştiği zaman hayat da oluşacak mı? İlim adamlarımız bunun için birçok senaryolar çiziyorlar, dünyada ki hayatın oluşuyla mukayese de diğer yerlerdeki hayatın başlangıcı aynı mı olacak? Bu Darwin’in teorisinde gözlendiği gibi mi yoksa okyanuslardaki sıcak suların içindeki bir çok kimyevi ve biyolojik maddenin bir araya gelişi mi? bunlardan hangisi ilk ADN ve ilk hücrenin meydana gelmesini sağlamıştır.

Çok yakın zamana kadar sadece Güneş’e benzeyen yıldızlar gezegenlerinde hayatın var olması için gereken ana şartları sağlayabilirler diye düşünülürdü , Onların yörüngesinde dönen bu gezegenlerde yaşamın olabilmesi için gerekli olan ılık iklim için Güneşleri ile aralarında belli bir mesafenin olmasının zorunlu olduğu kabul edilirdi. Fakat büyük bir sürpriz bizi bekliyordu. Sera etkisi dediğimiz (greenhouse effect) olayın gezegenlerin ısınmalarında ne kadar büyük bir rol oynadığını ihmal etmiştik. Bunu Güneşten uzakta olan Venüs ‘ün incelenmesinde fark edildi. Güneşten çok uzak olan Venüs’te ılıman bir iklim vardı, araştırılınca bunun Gezegende bulunan birkaç mil kalınlığındaki buz tabakası yüzünden olduğu görüldü. Yine Jüpiter' in gezegeni Europa Güneşten bu kadar uzak olduğu halde (Güneşin ışıkları dünyaya gelenin sadece %3 üne eşit) ikliminin ılık oluşu üzerinde sıvı halde Dünyanın bütün okyanuslarındakinden fazla su olmasından dolayı olduğu anlaşıldı. Acaba bu dev Okyanusta hayat olabilir mi? Bilim adamalarımız Europa da hayat olup olmadığını hem Teorik olarak hem de gezegene gönderdikleri sonda ile araştırmaktalar.

Kırmızı Cüce yıldızların planetleri ki onlara M yıldız denmekte bu mevzuda çok geniş yeni ufuklar açmaktadır. Uzun vadeli Evrende hayat projesinin çalışmaları bizim galaksimizdeki yıldızların % 80 ini kapsamaktadır. Fakat bu yıldızların ısısı o kadar düşük ki ancak çok yakınında ki bir yörüngede olan gezegenler bu ısıdan istifade edebilmektedirler. Fakat burada ki problem Gezegenin yıldıza bakan yüzündeki ısıya karşın öbür tarafı ise hiç ışık ve radyasyon almadığından her zaman karanlık ve buzlarla Kaplı olacak (ayın dünyaya dönük yüzü ile arka tarafı gibi) ve bu şartlarda bir hayatın gelişmesi zor olacaktır. Ancak biz tahmin ve ümit ediyoruz ki evren de hatta galaksimizde bir yerde halen keşfedilmemiş fakat bu iki ekstremin ortasında olup bizim gezegenimizin iklimine yakın iklimde gezegenler vardır.

Belki de .Gezegenler sistemi kurulurken ki hareketlilik esnasında ki o muazzam kuvvetle galaksinin dış kısımlarına fırlatılmış ve oralarda tek başına dönmekte olan bazı yalnız bizim (cosmic nomad) kozmik göçebeler diye adlandırdığımız gezegenler uzaktaki yıldızların hafif ışınları ve kendi içlerindeki radyoaktif ve sair enerji tarafından ılımana yakın bir iklimleri olsun. Nasıl ki bizim uzaktaki dev gezegenlerimiz kendi içlerindeki radyoaktif enerji ve sair enerjiler yüzünden sıcaktırlar. Bu gezegenlerde bu sayede beli bir atmosfere sahip olabilirler buda oralarda hayata elverişli bir ortam sağlar.

Fakat bu hayat ne kadar değişik olacaktır. Olsa bile !!!!

Hayat bir kere orada yaşamağa karar verince ne kadar değişik şekillerde oluştuğuna şaşırmamak elde değil. Dünyamızda bile Nükleer Santrallerin tam yanında, radyasyon dolu bir ortamda hayat olduğunu ve hatta orada çoğalıp gayet rahat yaşadığı gözlenmiştir. Yellowstone National Park Amerika da asit fışkıran ve kaynayan gayzer kaynaklarında, Kutupların buzlarla kaplı okyanuslarının dibinde, Antartika nın susuz vadilerinde, Şili ile Bolivya sınırındaki Licancabur volkanın tepesindeki krater gölünde yaşayan canlılar tespit edilmiştir. SETİ Enstitüsünün ilim adamları "extremophiles" diye adlandırılan ve en uç çevrelerde ve şartlarda yaşayabilen canlıları incelemekte ve bunların başka bir evrede de yaşayabilip yaşayamayacaklarını gözlemektedirler.

Bu arada Mars gezegeninde hayat olabilir mi veya var mıydı sorusuna bir cevap bulabilmek içinde bize göre olmazsa olmaz olan su molekülerinin varlığını aramaktayız.

Halen Enstitümüzün "Univers Center" Evren Araştırma Merkezinde, dünya üzerinde yapılan en kapsamlı ve geniş Evrende Hayat Var mı araştırmaları yapılmaktadır. Bu araştırmalarda gerek eski gerekse en yeni metotlar kullanılmakta ve hem felsefi ve metafiziksel yönüyle hem de ilmi yönüyle ilgilenilmektedir.





2008 © Copyright by cunobag® Tüm Haklar saklıdır

cunobag.tr.gg